DOĞAL VE KATKISIZ LİMONATA

Lemonera Fikri Nasıl Doğdu?

    İşte 2007 de başlayan serüvenin özgeçmişi: Bizim Hüsnü oldum olası bir limonata hastasıdır. Üniversite yıllarindan beri yazın bir şeyler yemek veya içmek için herhangi bir cafe yada restoranta gittiğimizde Hüsnü limonata dışında soğuk bir şey içmezdi. Hüsnü’nün bu limonata tutkusu bizim limonata girişimciliğimizi tetikleyen kıvılcım olmuştur.

Nasıl mı? İşte hikaye şöyle başlıyor

    Gittiğimiz her cafe limonatalarının ev yapımı ve doğal olduğunu söylüyordu. Bizde özellikle limonatanın ev yapımı ve doğal olup olmadığını soruyorduk, çünkü içinde kimyasal olan veya pastörize edilmiş içecek içmekten ikimizde hiç hoşlanmıyorduk. Bizi en çok rahatsız eden durum ise her cafe ve restoranda limonatanın farklı olduğunu hatta bir sonraki gün gittiğimiz aynı kafede aynı limonatayı içme şansımızın çok az olması idi. Hüsnü’deki bu limonata tutkusu o kadar fazlaydı ki dışarı çıkacağımız zaman gideceğimiz mekanı limonatasının lezzetine göre seçiyorduk. Limonatayı iyi yapan mekanlar ilk tercihimiz oluyordu. Ama bir hafta önce limonatasını beğendiğimiz mekanın bir sonraki hafta limonatası aynı olmuyordu.

    Aynı lezzeti yakalayamama sorunu bizde o kadar çok takıntı haline geldi ki , 2007 yılında Hüsnü bunun sebebini araştırmaya başladı. Açıkçası bende Hüsnünün bu limonata tutkusundan rahatsız olmaya başlamıştım. Ona gideceğimiz cafenin limonata üzerinden tercih edilmesinin saçma olduğunu söylediğimde bana Starbucks örneğini veriyordu. Gidilecek yerin kahvesine göre tercih yapılabiliyorsa neden bu limonata içinde yapılmasın diyor ve kendini savunuyordu.

    Hüsnü’nün limonata üzerine 2007 yılında başlattığı bu araştırmayı ilk zamanlarda saçma bulsamda ara ara getirdiği veriler dikkatimi çekmiyor değildi. Bu veriler arasında çalışan hataları ve tecrübesizlikleri birinci sırada yer alıyordu. Limonata gerçekten de üretiminde zahmet ve dikkat isteyen bir içecekti. Bunu evinde limonata yapan herkes bilir. Limonatayı yapan ustanın işten ayrılması veya o gün işe gelmemesi işletmede ciddi bir üretim sıkıntısı yaratıyordu. Çünkü bir önceki ustanın damak lezzeti ile yeni gelen ustanın damak lezzeti aynı olmayabiliyor ,birine göre şekerli olan diğer ustaya göre şekersiz olabiliyor yada birine göre ekşi olan diğerine göre ekşi olmayabiliyor. Bazen usta şekeri fazla kaçırmış oluyor şekeri azaltmak için su ilave ediliyor buda limonatanın yoğunluğunu azaltıyor. v.b.

    İkinci verimiz ise limon ,portakal ve şekerin tadında olan mevsimsel değişimler. Limonatayı kendi yapan işletmeler limonu ve portakalı halden günübirlik alıyorlar, halden alınan limonlar farklı bahçelerin veya farklı mevsimin ürünü olduğu için ürünün tadında aynılık sorunu oluyordu. Bu da lezzete direk yansıyor, limonatayı yapan usta ayni oranda limon portakal ve şeker kullanmasına rağmen tat değişiyordu. Hatta şekerin bile farklı markalardan alınması limonatanın tadını değiştiriyordu.

    Üçüncü verimiz ise günlük yapılmayan limonatadaki aroma kaybı . Genelde günlük limonata tüketimi hava sıcaklığına bağlı olduğundan bir çok işletme ne kadar limonata yapacağını bilemiyor, fazla yapılan limonata bir sonraki güne kaldığında yüzde 30 aroma kaybına uğruyor, bu durumda bir önceki gün içtiğiniz limonatadan bir sonraki gün aynı lezzeti alamıyordunuz.

    Yukarıda saydığım sebepleri yan yana koyduğumda, geleneksel Türk içeceği olan limonatayı satan bütün işletmelerde ciddi bir sorun olduğunu fark ettim. Bu çözülmesi gereken bir sorundu. Hüsnü’nün araştırmacı ve benim girişimciliğim ile geleneksel ev yapımı limonata satmak isteyen işletmelerin sorununu çözme kararı almamız Lemonera fikrini ortaya çıkardı…